Cumartesi günü Air Force One’da gazetecilere yaptığı açıklamada ABD Başkanı Donald
Trump, Grönland’a olan ilgisini bir kez daha dile getirdi. “Bunu başaracağımızı
düşünüyorum” diyen Trump, adanın 57.000 sakininin “bizimle birlikte olmak istediğini” ifade
etti. Peki, bu sözlerin ardında yatan temel nedenler neler? ABD’nin Grönland’a olan ilgisi,
yalnızca bir ‘ada satın alma’ girişiminden mi ibaret, yoksa Arktik’teki güç mücadelesinin bir
parçası mı? İşte bu kritik coğrafyanın neden büyük güçler arasında stratejik bir tahtaya
dönüştüğüne dair dört temel neden:
- Füze Uyarı Sistemleri ve Savunma Stratejisi
ABD’nin Grönland’daki en büyük varlığı olan Pituffik Uzay Üssü, Arktik’in buzlu
coğrafyasında hayati bir erken uyarı sistemi olarak işlev görüyor. Kuzey Kutup Dairesi’nin
1.000 kilometre kuzeyinde yer alan bu üs, olası bir Rusya tehdidine karşı ABD’yi koruyacak
balistik füze erken uyarı zincirinin en kritik halkası. Bu üs, yalnızca savunma açısından değil,
ABD’nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirme açısından da büyük önem taşıyor. - Grönland’ın Stratejik Konumu
Grönland, Kuzey Atlantik’teki en önemli deniz geçitlerinden biri olan GIUK hattına
(Grönland, İzlanda, Birleşik Krallık hattı) ev sahipliği yapıyor. Rus gemi ve denizaltılarının
Kuzey Atlantik’e ulaşmak için kullanması gereken bu boğaz, hem Avrupa hem de ABD için
hayati bir askeri koridor konumunda. Bu nedenle ABD, Grönland’a olan ilgisini yalnızca
savunma politikalarıyla değil, küresel deniz ticaretini ve askeri stratejiyi kontrol etme
isteğiyle de açıklıyor. - Yeni Ticaret Yollarının Açılması
İklim değişikliğinin etkisiyle Atlantik ve Pasifik arasında Grönland yakınlarından geçen deniz
yolları, gelecekte daha kullanışlı hale gelebilir. Buzulların erimesiyle ticaretin yoğunlaşacağı
tahmin edilen bu rotanın kontrolü, Grönland’ın stratejik önemini artırıyor. Bu durum,
Grönland’ı sadece bir ada olmaktan çıkarıp küresel ticaretin anahtar noktalarından biri haline
getiriyor. - Zengin Doğal Kaynaklar
Grönland’ın nadir toprak elementleri, modern teknolojinin vazgeçilmez bileşenleri arasında
yer alıyor. Ayrıca, eriyen buzulların yeni petrol ve doğalgaz rezervlerinin keşfine olanak
sağlaması, ABD’nin ekonomik çıkarlarını doğrudan etkiliyor. Adanın ekonomik potansiyeli,
ABD’nin gelecekteki enerji kaynaklarını çeşitlendirme politikasıyla örtüşüyor.
Trump’ın Grönland’a yönelik ilgisi, salt bir “ada satın alma” girişiminden çok daha fazlasını
ifade ediyor. Füze savunma sistemlerinden ticaret yollarına, enerji kaynaklarından jeopolitik
rekabete kadar geniş bir yelpazede stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor. ABD,
Grönland’a sahip olarak bölgede daha fazla söz sahibi olabilir. Ancak bu girişim, sadece
ABD’nin çıkarları açısından değil, aynı zamanda Arktik bölgesindeki dengelerin nasıl
değişeceği konusunda da birçok tartışmayı beraberinde getirecek gibi görünüyor. 27/01/2025
Ramazan Cem Karamustafaoğlu

Mükemmel bir yorum