Yılmaz: Türkiye, İslam düşmanlığıyla mücadeleye bayraktarlık yapmaya devam edecek

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ”Sadece kınamakla İslam düşmanlığının önüne geçilemeyeceğini biliyoruz. Türkiye, İslam düşmanlığıyla mücadeleye güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bayraktarlık yapmaya devam edecektir.” dedi.

Yılmaz, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası açılış programında yaptığı konuşmada, haftayı bu yıl “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” teması çerçevesinde ihya edileceğini belirterek, hafta vesilesiyle düzenlenecek programların, gençler başta olmak üzere tüm insanları, Hazreti Muhammed’in dosdoğru yolu ve örnek hayatıyla buluşturmaya vesile olmasını diledi.

Peygamber sevgisinin İslam inancının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayan Yılmaz, Allah’ın sevgisine, affına ve merhametine ulaşmanın yolunun, Hz. Muhammed’e tabi olmaktan ve onun yolunu takip etmekten geçtiğini dile getirdi.

Hz. Muhammed’in yolunda iman ve istikamet üzere yürümenin, onun yaşantısını örnek almanın, sünnetini hayata tatbik etmenin, en büyük idealleri olduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu:

“İslam’la müşerref olduğu günden beri Peygamber sevgisi, aziz milletimizin karakteri haline gelmiştir. Mevlid-i Nebi’nin ülkemizde böylesine büyük bir heyecan ve coşkuyla idrak edilmesi, milletimizin kalbinde kök salan bu sevginin en bariz, güçlü işaretidir. Bu öyle büyük bir sevgidir ki milletimiz askerine bile, Mehmetçik diyerek onun ismini vermiştir. Gözbebeğimiz olan ordumuzun Peygamber Ocağı olmasının sebebi de işte bu hiç eksilmeyen sevgidir. Geçmişten bugüne kalplerimiz daima onun sevgisiyle çarpar. Dillerimiz onun naatını okur, gözlerimiz onun aşkıyla yaşarır. Gönüllerimiz onun muhabbetiyle dolup taşar. Yüreklerimiz onun aşkıyla tutuşur, onun özlemiyle yanar, onun muhabbetiyle ferahlar. Ona olan muhabbetimiz, öylesine büyüktür ki onu seven herkesi kuşatır. Dünyanın neresinde olursa olsun kalbinde Allah ve Peygamber sevgisi taşıyan herkesi kardeş bilir, kendimizden bir parça olarak görürüz.”

Asya’dan Afrika’ya, Kafkaslar’dan Balkanlar’a, Hint Okyanusu’ndan Batı Sahra’ya kadar nerede bir Müslüman varsa gönül, akıl ve ruhlarının orada olduğunun altını çizen Yılmaz, Müslümanlar arasında hiçbir mesafenin giremeyeceği, hiçbir ateşin yakamayacağı, Allah’tan başka hiçbir kuvvetin yıkamayacağı bir bağ bulunduğunu ifade etti.

“Ecdadımız hükümranlık kurduğu tüm toprakları adaletle yönetmiştir”

Yılmaz, Hz. Muhammed’in bütün mücadelesinin insanlığın huzur ve selametiyle yeryüzünde barış ve adaletin tesisi için olduğuna dikkati çekerek, onun hedefinin iman ve istikamet üzere bir hayat, insani değerler etrafında birbirine kenetlenmiş erdemli bir toplumun inşası olduğunu vurguladı.

Hz. Muhammed’in örnekliğinde ve önderliğinde şekillenen asrısaadetin bu idealin mücessem hali olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:

“Peygamber Efendimiz, vahyin rehberliğinde Medine-i Münevvere’de iman, doğruluk, adalet, merhamet ve güzel ahlak üzerine bir toplum inşa etmiştir. Allah Resulü, daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu bütün dünyaya tatbik ederek göstermiştir. Onun iman, emanet, adalet ve merhamet değerleri üzerine yükselttiği İslam medeniyetinde sadece Müslümanlar huzur ve sükun bulmadı. Aynı zamanda gayrimüslimler de güven ve emniyet içinde yaşadı. İslam’ın sancaktarlığını yapmak şerefine nail olan aziz milletimiz de Peygamberimizin yolundan giderek, yeryüzünde adaleti ve merhameti egemen kılmanın mücadelesini vermiştir. Yönetimi altındaki insanların dini, dili, kültürü ve rengi farklı olsa da ecdadımız hükümranlık kurduğu tüm toprakları adaletle yönetmiştir. Devlet-i Aliyye’yi altı asır boyunca ayakta tutan en önemli vasfı, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturuna olan bağlılığıdır. Atalarımız, nerede bir zulüm varsa karşı çıkmış, zalimin de mazlumun da kimliğini asla sorgulamamıştır.”

Yılmaz, engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere zulme uğrayan, baskı gören, ayrımcılığa uğrayan milyonlarca insanın Osmanlı İmparatorluğu’na sığındığını ve huzura kavuştuğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Afrika’dan Avrupa’nın derinliklerine kadar ayak bastığımız hiçbir bölgede insanların dillerini, dinlerini, kültürlerini değiştirmeye zorlamadık. Batılılar gibi insanların kaynaklarını sömürme peşinde koşmadık. İnsanları kan, gözyaşı ve şiddetle değil adalet ve merhametle yönetmeyi tercih ettik. Bu kalbi fethetmeyi, başı dara düşmüş bir insanın elinden tutmayı, mazlum ve mağdura kol-kanat germeyi zenginliklerin en büyüğü olarak telakki ettik. Paylaşmanın bereketine inanarak, elimizdeki imkanları ihtiyaç sahiplerinin istifadesine sunduk. Bunun da karşılığını İstiklal Harbimiz başta olmak üzere zor günlerimizde fazlasıyla gördük.”

Yılmaz, 6 Şubat depremleri sonrasında, Afganistan’dan Pakistan’a, Afrika ülkelerinden Endonezya’ya, Türk dünyasından Balkanlar’a, imkanları çok sınırlı da olsa, tüm dost ve kardeşlerin Türkiye’ye yardım için seferber olmasının gerisinde, Türk milletinin bu alicenaplığının yer aldığını vurgulayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde milletin bu vasfını güçlendirerek devam ettirmekte kararlı olduklarını söyledi.

Yılmaz, “Son dönemlerde milletimizin bu ulvi vasfını, yalan ve yanlış bilgilerle, ektikleri kin ve nefret tohumlarıyla tahrip etmek için uğraşanların gayretleri inşallah boşa çıkacaktır. Peygamber Efendimizin tavsiyeleri ışığında inşa ettiğimiz değerlerimizin örselenmesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Eşrefi mahlukat olan insanı sırf renginden, mensubiyetinden, kimliğinden dolayı aşağılayan faşist zihniyetin bu topraklarda yeri yoktur ve asla olmayacaktır. Allah’ın izniyle buna ne devletimiz ne milletimiz müsaade etmeyecektir. Bu konuda ortaya konan her türlü sağduyulu tavrı takdirle karşıladığımızı burada belirtmek isterim.” dedi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*